Marmara üniversitesinde öğrenciyim. İlk senem... Hani herkesin ‘Aaaaa yeni çömezler geldi...’ diye bakıp gülümsediği günler.
Pek çok arkadaş öğle arasını kantinde bir şeyler atıştırarak, bahçede voleybol oynayarak yada bir ağacın altında gölgelenerek geçirirdi. Bense öğle namazı için caminin yolunu tutardım. En yakın camiye ulaşmak hiç de kolay olmazdı. Uzun koridorları vardı kampüsün. Adım attıkça sanki çoğalan basamakları. Çıkışta on dakika yol yürünür öyle buluşulurdu mabetle. Gözüm abdest alabileceğim yeri arardı. Sağa bakıyorum, sola bakıyorum yok… yok… Erkek arkadaşlar gayet rahat ve çabuk bir şekilde işlerini halledip gidiyorlardı. Soruyorum, bayanlar için ayrılan bir yer gösteriyorlar. Derme çatma küçücük, karanlık, kasvetli, kapısı bile doğru düzgün kapanmayan bir oda. İçerisi bir hayli kalabalık. Herkes çarçabuk çıkma telaşında. Montunu asacak, çantanı koyacak yer yok…
Tuvaletler rezalet... Sanki yıllarca su sabun yüzü görmemiş gibi. Tuvalet kağıdını aklımdan bile geçiremiyorum. Oradaki birine rica ediyorsun, senin eşyalarını tutuyor. Sonra sen onunkini... İşini bitirip çıkman en az yirmi dakikayı buluyor... Sonra namaz… Gitti mi öğle tatili?
Sadece orası mı, hemen her yer böyle...
Cerrahpaşada stajdayım. Hani şarkılara konu olan kimini hayata yeniden tutunmasına kiminin son günlerine şahitlik eden hastane. Öğlen vakti alnımızı nerede secdeye koyucağımızın telaşındayız. Şimdiki durumu nedir bilmiyorum, çok değiştiğini de düşünmüyorum ama, burada da kadınlar bölümü yine kayıplarda. Üç tarafı kapalı, sadece musluğu olan bir yer. Tuvalet bir yerde, abdesthane başka, namaz başka yerde. Koşturuyoruz bu üçünün arasında neden böyle diye sorarak kendimize.
Bir başka örnek... Kapı kapı dolaşıp insanların sağlık problemlerini dinlediğimiz bir dönem; Kartaldayız. Gözüm minarelerde. En yakın cami nerede diye tarıyorum. Gittiğimde yine aynı manzara. Kadınlar bölümü kapalı, tuvaleti kullanmak her baba yiğidin harcı değil cinsten... Görevliyi bul, derdini anlat işini hallet… Kaldın mı dersine, işine geç. Dört yıl boyunca böyle sürüp gitti. Baktım ki zaman değişti, mekan değişti ama sonuç hep yerinde sayıyor. Kadınlar hep mağdur. İşte, okulda, camide... Ev dışındaki hayatın yükünü sizlerle birlikte omuzlamak için biz de artık okulda, çarşıda pazarda, işyerindeyiz, bu lütfen ayrıntı gözardı edilmesin.
Cemaat oluyoruz camide. Çarşıdan dönerken uğruyoruz, iş yerinde öğle arası, okulda tenefüste... Madem temizlik imandan geliyor, madem temizlik bedenden başlayıp ruha uzanıyor, madem namaz için hadesten taharet, necasetten taharet gerekiyor o halde;
Tüm kadınlar adına tertemiz tuvaletler istiyorum… Mis kokulu mescitler… Gül kokulu sabunlar… Yumuşacık kağıt havlular… Kadınlara özel şadırvanlar… Askılıklar… Soğutmayın bayanları camilerden... Değiştirelim bu düzeni. Çalışalım beraber. Her kişinin işi değil bu, er kişilerin işi. Er kişiler, lütfen bu önemli konuya dikkat kesilelim. Çözüm zor değil.